Kendinizi tanıtır mısınız?

Koç Üniversitesi’nde okudum, elektrik elektronik bölümünü bitirdim. Sonradan Türkiye’de 3 sene çalıştıktan sonra eşim İsviçreli olduğu için oraya taşındım. İsviçre de 3 seneden beri bir şirkette çalışıyorum.

 

İşitme kaybınızı ne zaman ve nasıl oluştu?

Duyan birisi olarak doğmuşum ama 10 aylıkken ateşli hastalık geçirmişim. Sonra annem duymadığımı fark ediyor. Sağ ve sol kulağım olmak üzere %100 bir şekilde işitmemi kaybettim.

 

Rehabilitasyona hemen başladınız mı?

İşitme cihazı kullanıyordum ancak işitme cihazları yeterli olmuyordu. Annem o zamanlar kabin amiri olduğu için bir yurtdışı seyahatinde koklear implant diye bir şey olduğunu öğreniyor. Ailem oradaki doktorlarla konuşarak karar veriyorlar. Ama o zamanlar çocuklar üzerinde koklear implant ameliyatı yapılmıyordu. Ameliyatı bile yokken tabii ki rehabilitasyonda yoktu. Şans eseri annem bir yerde bir sıra bekliyormuş. Ve sıra beklerken biriyle tanışıyor ve konuşuyorlar. Durumumu anlatıyor ve annemin tanıştığı insanda birini tanıdığını söylüyor. Tanıdığı kişi Almanya’da koklear implantlı ve işitme engelli çocuklara nasıl eğitim verilir diye bir eğitim almış. Sonrasında biz Hüseyin Hoca ile tanışıyoruz. Ve ben daha ameliyatı olmadan bizim evimize haftada 3 kere geliyordu. O zamandan ders almaya başlamıştım. Tabii hiç duymadığım için hissettirerek öğretmeye çalışıyordu. Ben ameliyat olacağım zaman her şey yurt dışından geldi, bütün ekipmanlar, doktorlar… benim ameliyatımı alman bir doktor canlı bir şekilde yaptı. Bu ameliyatı bütün doktorlar canlı bir şekilde izledi. Ben o zamanlar daha dört buçuk yaşında bir çocuğum. Ve ameliyat bu şekilde öğreniliyor. Benim ameliyatım başarılı geçince hükümet de koklear implant ameliyatlarına destek vermeye başlıyor. Devlet desteği sayesinde, benim ameliyatımdan sonra bir sürü insan ameliyat olmaya başladı. Sonrasında devamlı eğitim almaya devam ettim. Bu şekilde büyüdüğüm için evcilik gibi oyunlar benim için sıkıcı geliyordu.

 

Aileler bazen koklear implant yaptırmak sakıncalı mı sorusunu çok soruyor. Eskiden kısıtlı bilgiler vardı ama şimdi öyle değil. O kadar çok bilgi ve örnek var ki internette. 3, 4 dil konuşan koklear implantlı sayısı çok fazla. Bu kadar örnek varken ve teknoloji bu kadar ilerlemişken insanların korkması çok garip geliyor.

 

Eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?

Tabii ki yaşadım. Her ameliyatlı zorluklar yaşayabiliyor. Her zaman duyanlarla birlikte okudum. Her zaman tek işitme sorunu çeken ben vardım. Ben konuşma ve anlama konusunda pek sıkıntı çekmediğim için insanlar benim numara yaptığımı düşünürlerdi. Ben dertlerimi anlattığımda insanlar benim şımarıklık yaptığımı sanırlardı. Ama öyle değildi. Ben teke tek konuşmalarda süper olsam da sınıf gibi kalabalık ortamlarda sorun yaşıyordum. Cihazlarla, normal bir kulak gibi bir sese odaklanıp diğer sesi baskılamamız mümkün değil. Cihaz etraftaki bütün sesleri alıyor. Sorunlarımı anlatmaktan insanlara çok yorulmuştum. İlkokulda tabi ki annem her şeyimle ilgileniyordu. O zamanlar FM sistemi bile yoktu. Son senelerde hocalara anlatmaya başlamıştım kendimi. Derslerde en önde oturuyordum, baya bir ders çalışıyordum. İşitme güçlüğü çektiğim için çok hırslıydım, işitme güçlüğü çekmem benim için bir bahane değildi. Lisedeyken yeni bir yöntem geliştirdim. Arkadaşlarıma kendimi tanıttım her derste. Ve bu şekilde arkadaşlarım bana yardımcı oluyordu.

Ama üniversitede çok zorlandım. Çünkü Koç Üniversitesi çok zordu. Ve gittim ben de en zor bölümü seçtim. Hocalarım nerdeyse hep Amerikalıydı. Dolayısıyla hep İngilizce konuşmak zorundaydık. Benim İngilizcemde bir problem yoktu ama amfilerde ders işlemeye başlayınca sorun oldu çünkü hep bir uğultu oluyordu. O zamanlar hocalarıma mikrofon veriyordum. Öyle olunca daha rahat ettim. Ama sonrasında yetmedi çünkü dersler çok zordu. Dersleri geçmeye çalıştım. Sonrasında erasmus programıyla Avusturalya’ya gittim. Orada 6 ay üniversite okudum. Okurken koklear implant firmasında çalıştım. Kendi kullandığım cihazın üstüne çalışmak ve incelemek beni çok mutlu etmişti. Oraya gittiğimde engelli servis bölümü bana mail attı. Benim işitme kayıplı olduğumu öğrenmişler ve benimle tanışmak istediklerini söylediler. “Nasıl destek olabiliriz öğrenmek istiyoruz” gibi bir mail alınca çok şaşırdım. Çünkü bu zamana kadar kimse sormamıştı bu soruyu. Sonra görüşmeye gittim ve bana ne istediğimi sordular ama benim ne vereceklerine dair en ufak bilgim yoktu. Mini mikrofon, konuşmadan yazıya çeviren klavye ya da işaret dili tercümanı gibi seçenekler sundular. Tercüman dışında diğer ikisini seçtim. Ve sonrasında evden bile dersi dinlemeye başladım.

Türkiye’ye dönünce rektörden bu desteği istedim. Araştırıp gittim, bütçeleri gösterdim. Tamam yaparız dedi ama sonrasında destek veremeyeceğini söyledi. Neden diye sorduğumda, buradaki tek işitme engelli öğrenci benim olduğumu söyledi. Ve “bu kadar zor bir okula bir daha işitme engelli öğrenci geleceğini düşünmüyoruz, sen istisnasın” dedi. Ve mini mikrofonla bir şekilde idare edip mezun oldum. Çok yıpratıcı bir süreçti.

 

Sosyal hayatınız nasıldı?

İmplant takıldığı zaman düzgün konuşmuyordum. Bir tek ailem anlıyordu. İlkokula başladığımda da çok iyi bir konuşmam yoktu. Arkadaşlarım anlamadığı için biraz şaşırıyordum. 7 yaşına kadar mahalle arkadaşlarımla oyunlar oynardık bahçede. Ama okulda sohbet ediliyor vs ve konuşmak gerekiyordu. Teneffüslerde oyunlar oynanıyordu ve arkadaşlarım beni çağırıyordu. Ama ben çok iyi konuşamadığım için bir arkadaş grubum olmuyordu. Sonra hırs yaptım ve 1 sene sonra konuşmam daha iyi oldu. Herkes beni duyunca şaşırdı. Sohbet etmeye başladılar benimle ve grubum oldu. Hep aktiftim, koşu, bale vs. gerçekten bütün takımların içinde vardım. Dans şovları oluyordu, müziği anlamasam bile dans ederdim. O yüzden benim sosyal anlamda çok sıkıntım olmadı. Liseye geçtiğim zaman arkadaşlarımla dışarı çıkmam daha fazlalaştı. Restoran gibi ortamlar çok gürültülü olduğu için anlamak güçleşiyor. Arkadaşlarım beni düşündüğü için çok sıkıntı yaşamadım. Aynı zamanda çevre komitesindeydim. Ve politik konuşmalar yapıyordum. Sadece üniversite çok zor olduğu için orada sosyal hayatıma odaklanamıyordum.

İşitme Engelliler Derneği, İngilizcem olduğu için hep beni yurt dışına yollardı. Toplantılara katıldıkça oradaki bilgileri Türkiye’ye getirmeye çalıştım. Çok fazla yabancı arkadaşım oldu. Eşimle de bu şekilde tanıştım. O da çift taraflı koklear implantlı. Kısacası sosyal hayatımda çok zorlanmadım.